AKCİĞER KANSERİ

2024-07-01

AKCİĞER KANSERİ NEDİR?

Akciğer kanseri; akciğer dokusu ve bronşlardan kaynaklanan bir kanser türü olup, burada ki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması ve normalde olmaması gereken bir doku (tümör dokusu) ortaya çıkması ile seyreden bir hastalıktır. Akciğerde oluşan bu tümör dokusu, geliştiği bölgede yer alan normal dokulara zarar vererek akciğerin görevini ve komşuluğunda yer alan dokulara zarar vererek bu doku ve organların fonksiyonunu bozar. Ayrıca kan ve lenf dolaşımına karışan tümör hücreleri akciğerlerden uzak doku ve organlara da yerleşerek (metastaz) bu organların fonksiyonlarında da sorun yaratabilir.
Akciğer kanseri tüm kanserler içinde en çok görülen ve en çok kanser ilişkili ölüme yol açan kanser türüdür.

AKCİĞER KANSERİ NEDEN VE NASIL OLUŞUR?

Akciğer kanserinin en önemli nedeni sigara (tütün) dumanına maruziyettir. Bu nedenle %80-90 oranında sigara içenlerde görülür. Sigara dumanında 60’ın üzerinde kansere yol açabilecek toksik ve kimyasal madde olduğu gösterilmiştir. Bu maddelere kanser yapıcı anlamında kanserojen adı verilir. Her bir sigara dumanında düşük dozda bulunan bu kanserojen maddelere sürekli ve uzun yıllar maruz kalmak, solunum yollarında ve akciğerlerde yer alan hücrelerin normal yapısını bozar. Normalde vücudumuzda yer alan tüm hücrelerde olduğu gibi akciğer hücrelerinin de kontrollü ve sağlıklı bir yaşam döngüsü vardır. İhtiyaç doğrultusunda yaşlanan hücreler ölür, yerine yeni hücreler oluşur. Kanserojen maddeler bu sağlıklı hücre döngüsünü, hücrelerin moleküler yapısında değişimlere yol açarak bozar. Yaşlanan hücreler ölmediği gibi kontrolsüz hücre üremesi olur ve normalde olmaması gereken bir doku yani tümör dokusu ortaya çıkar.
Sigara dumanına pasif olarak maruziyet, iç ve dış ortam hava kirliliğine uzun zaman maruziyet, bazı mesleksel toksik madde maruziyetleri, asbest ve radyasyon diğer akciğer kanseri nedenleridir.
Akciğer kanserinde genetik yatkınlık önemlidir. Hücrelerin yapısını bozan kanserojenlerin olumsuz etkisi ile mücadele eden genlerimiz vardır. Bu genlerde sorun olması akciğer kanseri riskini daha da artırır ve daha erken yaşlarda hastalık gelişimine neden olur.
Kanserojen maddelere sürekli ve uzun dönem maruziyet ile geliştiği için genellikle ileri yaşta (>50 yaş) ortaya çıkar. Başta sigara tüketimi olmak üzere kanserojen maddelere maruziyet erkeklerde daha fazla olduğu için daha çok erkeklerde görülen bir kanser türüdür. Kadınlarda sigara tüketim oranları arttıkça görülme sıklığı da giderek artmaktadır.

AKCİĞER KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Akciğer kanserinin belirtileri genellikle erken dönemde ortaya çıkmaz. Küçük oranda hastada kontrol amacıyla veya başka bir nedenle çekilen akciğer filmleri ve tomografi ile tesadüfen erken evrede saptanabilir. Fakat büyük oranda hastalık ilerledikten sonra şikayetler ortaya çıkar ve ileri evrede tanı konulur. Akciğer kanserinin belirtileri; akciğer kanserinin kendisine, uzak organlara yayılımına veya kanser hücreleri tarafından salgılanan hormon benzeri bazı maddelere bağlı olabilir ve çok değişiklik gösterir. En sık görülen şikayet düzelmeyen öksürüktür. Balgamla karışık kanama, açıklanamayan halsizlik, nefes darlığı, boyunda veya yüzde şişme, tekrarlayan bronşit, zatüre atakları, iştah veya kilo kaybı, ses kısıklığı, göğüs, sırt veya omuzda ısrarlı ağrı görülebilecek şikayetler arasındadır.

AKCİĞER KANSERİ NASIL TEŞHİS EDİLİR?

Hastanın doktoru tarafından mevcut şikayetleri değerlendirilerek fizik muayenesi yapılır, akciğer grafisi incelenir. Tümörden şüphe edildiği takdirde bir dizi ileri tetkik gerekir. En önemli tetkikler bilgisayarlı akciğer tomografisi ve gerektiğinde positron emisyon tomografisi (PET)’dir. Bu tetkikler; tümörün varlığı, yerleşim yeri, komşu organlarla ilişkisi, yaygınlığı ve operasyona uygunluğunu değerlendirmek için yapılır.
Akciğer kanserine kesin tanı koymak ve tümörün tipini saptamak için biyopsi alınması ve patolojik inceleme yapılması gerekir. Farklı biyopsi yöntemleri vardır. Uygun yönteme, hastada tümörün yerleştiği yer doğrultusunda, doktoru tarafından karar verilir. En önemli yöntem; bronkoskopi adı verilen, bronşlara ışıklı optik bir cihaz ile girilerek yapılan incelemedir. Bu inceleme ile tümör dokusu direk görülerek tümörden ya da komşu olduğu bronştan iğne ile geçilerek biyopsi alınabilir. İkinci sıklıkta kullanılan yöntem; bilgisayarlı tomografi eşliğinde tümör dokusu işaretlenerek ve göğüs duvarından iğne ile geçilerek yapılan biyopsidir. Ayrıca endobronşiyal ultrasonografi (EBUS) eşliğinde bronkoskopi, mediastinoskopi gibi daha özellikli biyopsi yöntemleri mevcuttur. Bunların gerekip gerekmediğine hasta özelinde karar verilir.
Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme ve sintigrafik yöntemler hastalığın yaygınlığını, evresini saptamak için kullanılan diğer testlerdir.

AKCİĞER KANSERİNİN TİPLERİ NELERDİR?

Akciğer kanserlerinin; küçük hücreli ve küçük hücreli dışı olmak üzere başlıca iki tipi vardır. Küçük hücreli akciğer kanseri; Akciğer kanserlerinin % 15-25’ini oluşturur. Oldukça hızlı büyür ve erken dönemde uzak metastaz (yayılım) yapabilir. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri ise % 75-80 oranındadır. Bunun da epidermoid kanser ve adenokanser başta olmak üzere alt tipleri mevcuttur. Ayrıca son yıllarda moleküler patolojik alt tipler önem kazanmıştır. Genetik düzeyde bu alt tiplerin (EGFR, ALK, ROS1, BRAF mutasyonları vb) veya PDL1 ekspresyonunun varlığı bunlara yönelik akıllı ilaçların veya immünoterapinin kullanımına olanak sağlayabilir.

AKCİĞER KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Hastalığın tedavisi hastalık evresine göre değişiklik gösterir. Tedavi planlamasında evre dışında akciğer kanserinin tipi, genetik ve moleküler özellikleri, hastanın genel sağlık durumu, eşlik eden diğer sağlık sorunları dikkate alınır. Bu değerlendirmelerin sonucuna göre; cerrahi tedavi (ameliyat), radyoterapi (ışın tedavisi), kemoterapi (ilaç tedavisi), akıllı ilaç tedavisi (genetik alt tiplere etkili ilaç tedavisi) ve immünoterapi (bağışıklık sistemi üzerinden etkili ilaç tedavisi) gibi yöntemlerin seçimi hakkında karar verilir. Hastalarda bu yöntemlerin biri ya da bir kaçı birlikte kullanılabilir. Tedavi bittikten sonra nüks veya yeni kanser gelişimi riski nedeniyle ömür boyu takip edilmesi gereken bir hastalıktır.

AKCİĞER KANSERİNDE ERKEN TANI MÜMKÜN MÜ?

Akciğer kanseri geç belirti verdiği için genellikle ilerlemiş evrede tanı konulan bir hastalıktır. O nedenle risk grubunda olan bireylerde erken tanı için tarama yapılması önemlidir. Bu konuda düşük radyasyon dozu ile çekilen bilgisayarlı tomografi tetkikinin etkili olduğu gösterilmiştir. Bilgisayarlı tomografi ile akciğer kanseri milimetrik boyutta iken tesbit edilebilmektedir. Düşük doz bilgisayarlı tomografi taraması ile akciğer kanserine bağlı ölümlerin azaltılabileceği Amerika ve Avrupada yapılan çalışmalar ile kanıtlanmıştır. Hatalı uygulama ile zararları olabilecek bir tarama yöntemi olması nedeni ile tecrübeli bir ekibin işbirliği içinde çalışması ve akredite bir görüntüleme merkezinde tomografinin çekilmesi gerekmektedir. Ülkemizde henüz Sağlık Bakanlığı tarafından kurulmuş, onaylı bir tarama merkezi mevcut değildir. Fakat düşük doz bilgisayarlı tomografinin erken tanıda etkinliği de göz ardı edilemez. Bu nedenle, uzun yıllardır sigara içen, >50 yaş üzerinde kişilerin, özellikle ailesinde başka kanser vakaları varsa bir göğüs uzmanına giderek bu yöntemin gerekliliği, yarar ve zararları konusunda bilgi alarak hareket etmesi uygundur.